Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Yeni Ortadoğu Politikasında Kürtlerin Yeri

Yeni Ortadoğu Politikasında Kürtlerin Yeri

25 Ekim 2019, 18:29

''1923 de Kürdistan’ın güneyini İngilizler bombaladı. 1946 yılında Gazi Muhamed’i Çarçıra meydanında darağacına çeken esasında Ruslar idi. Koçgiri, Zilan, Şex Said, Dersim soykırımını mümkün kılan Almanya, Fransa, İngiltere idi. Kürtler şayet hala bu güçlerden medet umuyorlarsa, demektir ki yine büyük bir zaafiyetin içindedirler.''

Ortadoğu’da, Kürdistan’ın dört parçasında ve de Kürt diasporasında hızla gelişen farklı politik ve sosyal değişimleri anlama, bu yeni duruma göre siyaset ve siyasi doğrultular saptama, bu dönemin en can alıcı sorunu.

Kürtler ve Kürdistan üzerinden bölgesel ve uluslararası güçler siyasi, ekonomik ve alan hakimiyeti hesapları yaparken, Kürtlerin 20.yy politikalarıyla sonuç alamayacakları açıktır.

Kürt ulusal birliğini oluşturmanın geleceğine dönük olarak, bölünmüş Kürdistan’ın her parçası ve farklı ülkelere dağılmış Kürt Diasporası arasında kurumsal ilişki ağı oluşturmak, Kürtler arası bin yıllara varan bölünmüşlüğü hafızalardan silmenin ve ulusal birliğe yürümenin ilk adımı olabilir. Bu adım, 18.20 Ekim 2019 da toplanan Kürt ulusal Kongresi ile atılmış bulunuyor.

Kürtlerin içinde bulunduğu ulusal ve toplumsal imha sürecini, Kürt ulusunun bütün siyasi yapılarına, Sivil toplum kurumlarına, uluslararası siyasi sistemlere ve sivil toplum kurumlarına anlatarak, bu yolla hem uluslararası kamuoyu oluşturulmalı, hem de Kürt ulusunu, Kürdistani ulusu ortak ulusal duygu etrafında birleştirmek için bütün olanaklar seferber edilmelidir.

Bu sürecin bütün dezavantajlarına rağmen, Kürt ulusal birliğini siyasi iradeye kavuşturacak bütün dinamiklere sahip olduğu da unutulmamalı.

Bölgesel sömürgeci güçler, Ortadoğu’yu egemenlik alanı haline getiren uluslararası egemen güçlerin de desteğiyle, en baskıcı devlet politikalarını ve devlet terörünü uygulayarak, 20. YY.’da Kürtlerin uluslaşma ve kendi kaderini tayin etme arayışını engellediler.

Ancak 21. YY.’ın başında, çeşitli siyasi gelişmeler ve siyasal mücadeleler sonucunda, Kürtler artık marjinal konumlarından çıkıp politik ve askeri güç olarak bölge de aktör durumuna geldi.

Irak’ta 2003’te yaşanan rejim değişikliği, Suriye’de devam eden iç savaş, DAİŞ’in ortaya çıkışı ve de bölge devletlerinin ”proxy savaş” stratejileri, yalnızca Ortadoğu’daki güç dengesini değiştirmeyen, aynı zamanda Kürtlerin küresel siyasetteki algı ve konumlarını değiştiren olayların dönüm noktaları arasında sayabilir.

Kürdistan Bölgesinin 2005’teki Irak Anayasası’nda uluslararası yasal bir statü kazanması, tanınması ile Kürdistan ulus devletler topluluğunda bir

şekilde “de-facto state” olarak yer almasını sağladı.

Irak'ta Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin kurulması, Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu, Kuzey Kürdistan’da Kürt siyasi partilerin yükselişi, Kürtlerin uluslararası politikadaki siyasi görünürlüğünü sağladı.

Kürtleri ayıran eski sınırlar, giderek daha etkisiz hale geldi. Bu önemli gelişmeler, baskıcı bölgesel devletlerin egemenlik krizini gittikçe derinleştirdi.

Ortaya çıkan bu yeni siyasi coğrafya ve Kürtlerin görünürlüğü ile eş zamanlı olarak Kürdistan Meselesi, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı, Güney Kürdistan’daki bağımsızlık referandumu sonrasında Rojava’daki gelişmelerle birlikte, bölgesel sömürgeci devletler Devlet olma önceliklerini kullanıp uluslararası güçlerin desteğini de alarak bugün varılan sonucun planını hazırladılar.

Kürdistan’da ortaya çıkan bu hızlı gelişme Kürtleri bir şekilde erken zafer hayaline mahkum etti. Oysa bu hızlı sürecin en başlıca mücadele alanı Kürtler için ulusal birliği oluşturmak olmalıydı.

Kürt kazanımlarının tekrar yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz bu sıralar, bu tehlikeyi en az zayiatla atlatmanın tek yolu yine ulusal birliğin siyasi irade beyanı ile mümkün.

ABD, AB, Rusya’nın Kürtleri pazarlık malzemesi olarak kullanma, satma ve soykırıma teslim etme politikalarının ilk icraatı değil bugün yaşanan.

1923 de Kürdistan’ın güneyini İngilizler bombaladı. 1946 yılında Gazi Muhamed’i Çarçıra meydanında darağacına çeken esasında Ruslar idi. Koçgiri, Zilan, Şex Said, Dersim soykırımını mümkün kılan Almanya, Fransa, İngiltere idi. Kürtler şayet hala bu güçlerden medet umuyorlarsa, demektir ki yine büyük bir zaafiyetin içindedirler.

Kürtlerin kurtuluşu kendilerinin ellerinde. Aslında bu imkanı kullanmaya, tarihte hiç bir dönem olmadıkları kadar yakındırlar.

18,19,20 2019 Ekiminde Kürdistan Ulusal Kongresi gerçekleşti. Kongreye Kürdistan’ın Dört parçası, Rusya, Ürdün, Ermenistan dan siyasi partiler(50 civarın da), Diaspora ve ülkeden sivil toplum kurumları katıldılar.

Bu üç günlük tartışmanın ana teması ulusal birlik oldu. Bu Kongrenin sonuç bildirgesine de yansıdı. Bütün katılımcılar istisnasız, Kürtleri bekleyen amansız tehlikenin ancak ulusal birlik ve ulusal ortak siyasi

iradeyle aşılacağının altını çizdiler. Mutabakat sağlanan tek nokta ulusal birlik oldu.

Kürtler için oluşturulan yeni konsept, Kürtleri 21.yy’da da statüsüz ve ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Kürtler Kürt ulusal Kongresinin 19. Kongresinde alınan kararları hemen hayata geçirmeli. Zaman kayıp etmeden ortak ulusal iradenin siyasi temsiliyeti ilan edilmeli.

Kürtlere kalan tek bir seçenek var: Kürtler kendi kaderlerini tayin etme hakkını fiiliyatta talep etmelidirler. Bu talebini BM ve BM nezdindeki bütün devletlere iletmeli.

Kürtlerin Devlet olan Türklerle, Araplarla, Acemlerle bir arada yaşamayacakları, yaşamalarının mümkün olmadığı ortadadır. Zoraki birlik dayatmaları bu saatten sonra Kürtlerin mahvı olur.

Kürt ulusal birliğinin oluşması önünde engel olan her güç ve siyasi yapı bu katliam ve soykırımın suç ortağı olarak tarihe geçecektir.

24.10.2019

Ali ÇATAKÇIN

Bu haber 742 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..